26 Ekim 2010 Salı

Şeytan


Sevmek, ağlamak deli gibi, senin için ağlamak. Siyah saçların için ağlamak. Ağlamanın seni geri getiremeyeceğini bilmek. Çaresizlikten, kızgınlıktan, öfkeden, aşktan ağlamak. Kıskançlıktan bağırmak. Gözlerinin içine baktığımda kendimi görememenin vermiş olduğu çaresizlik bu. Ama yinede o gözlerde olmak, karşında olabilmek.

Saçlarını okşayıp, yüzüne bakabilmek. Yanaklarından sımsıkı sıkıp güzel bordo dudaklarından öpmek.

Kahretsin! Şimdi? Şimdi ne? Şimdi ne oluyor!? Senin o süt tenini kim sarıyor? Kim kim kim! Kim okşuyor saten sırtını. O saçlarını kime savuruyorsun. Hayrandım evet hayrandım. Hayatımdın. Görebilmemdi gözlerin, kokun nefesimdi, tenin dokunuşum, dudakların kalp atışımdı. Dudaklarındaki her çatlak kalbimin duruşu sonra tekrar atışıydı. Elimi tutuşun ölüşümdü sonra tekrar dirileceğim. Gülümseyişin hayatta var olma amacımdı.

O bakışların işte o bakışlar, masum bakışlarındı beni sana çeken. Bir günaha çağıran bakışların, masum bir şeytandı gözlerin. Şeytanın ince işi, sanatı, cezp edişi vardı gözlerinde. Ah ! o siyah gözlerin. Siyah göz olmazdı hani? Ama sende siyahtı o gözler. Ateş siyahı gözlerin, beni çekiyor. Gözlerinin içindeki alev çekiyor.

Dudakların! Minik dudaklar. Sustuğunda bile o dudaklar benimle konuşuyorlardı. Kulağıma değil ama gözlerime hoş şeyler söylüyorlardı. Hep bordo, doğal, örtüsüz dudakların bir gram boya yok, bir milim örtü yok üzerinde, bana bir o kadar makyajlı ve çekici geliyordu.

Teninin yumuşaklığı ipek gibi demiştim. Bembeyaz süt gibi berrak, siyah saçlarının altında. Sen benim için siyah saçlı, siyah gözlü minik rus kızımdın. O millette tektin işte. Ah benim miniğim.

Minik bedenlim, minik dudaklım, minik gözlüm, minik elli, minik tırnaklı sevgilim benim. Gözlerimi ayırmadan bakardım sana. Tamam, arada gözlerimi kapadığımda olurdu ama kapasam bile seni düşünürdüm ben.

 Birlikte gülerdik, bana gülerdin. Benimle ağlardın, ben teselli ederdim seni öper koklardım. Bana sarılırdın üzülünce. Benim kollarımda ağlardın. Gözyaşların yanaklarıma göğsüme dökülürdü. Benimle uyurdun sen. Benim elimi tutarak uyurdun. Geceleri kötü bir rüya görünce ben sarılırdım sana, ağlayarak uyandığında ben öper okşardım, sustururdum ve yine uyuturdum seni. Yanımda güvendeydin, beni çok severdin. Hem de çok. Sen öperdin beni. Yanaklarımdan tutup aşkla öperdin. Sımsıkı kavrardın sonra o dudaklarındaki minik çukurcuklara kadar bastırırdın. İçimdeki şeytanı uyandırırdın. Cezp ederdin beni. Şimdi kimi cezp ediyorsun? Yapabiliyor musun? Ben oluyor muyum aklında. Seni çok seven ben. Kalbi senin için atan ben. Onunda kalbi senin için atıyor mu? Söyle! Küçük kalbin için atıyor mu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder