18 Aralık 2010 Cumartesi

Sen


 Kalbim, sen. Sen üzerime sinmiş sigara kokum. Sen dokunuşum. Sen kağıda akan düşüncem. Sen içtiği içkim, boğazımdan mideme akan. Orada hoş bir kelebeklerin uçtuğu hissini uyandıran. Başıma vuran baş ağrımsın. En güzel ağrısın. İçki olmandan olsa gerek. Sen var olabilmek belki de. Hayata bir açıdan baktığım edebi gözüm. En iyi edebi karaktersin kalbime işlemiş ve ele geçirmeye çalışan. Sen, seni bekleyişimsin. Sana duyduğum tutkusun, aşksın. Bir yazarın karakterine olan bağlılığısın, aşkısın. Bağlılıksın evet. “Sana bağlanıyorum galiba.” Bir yazarın önce söyletip sonra söylediğisin sen. Bütün harflerimi çalan, çaldığın için seninle ilgili kelime kuramadığımsın. Kelimelerimin sahibisin, kurmayı becerdiğim. Yeni bir heyecan, tutkusun sen. Belki de yeni bir sayfamsın. Yeni bir hikayem. Ne zaman başladığını bilmediğim, ilerleyişini belirleyemediğim, sonunu tahmin edemediğim hikayem. Her şeyin doğru fakat tarihi yanlış yazılmış bir hikaye. Geleneği farklı olan bir hikaye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder